Split Hırvatistan’ın Görmeye Değer Yerlerinden midir?

Cevabımız çok net: Kesinlikle değer! Hatta daha iddialı konuşalım; Split’e bir-iki gün yeteceğini asla düşünmemelisiniz. Henüz gitmediyseniz de duymuş olmalısınız; Hırvatistan 1.000'den fazla adasıyla tam bir deniz tatili cenneti. Split, Hırvatistan'ın en popüler “island hopping” çıkış noktalarından biri olmasının yanı sıra tarihi zenginliği ve renkli şehir merkeziyle sizi ziyadesiyle memnun edecek.

Split Hırvatistan’ın Görmeye Değer Yerlerinden midir?

Kastela Körfezinin doğu yakası ile Split Boğazı arasında bir yarımadaya kurulan Split, batı tarafındaki 178 metrelik Marjan Tepesi, kuzey ve kuzeydoğusundaki 779 metrelik Kozjak Sırtı ve 1339 metrelik Mosor Sırtı ile oldukça korunaklı bir liman kenti. Split’i tarih boyunca popüler bir merkez olarak konumlandıran bu durum kimi zaman avantaj kimi zamansa çeşitli işgallerle eziyet olarak göstermiş kendini. MÖ 7. yüzyılda Grekler tarafından Aspálathos adıyla kurulan Split, ilerleyen dönemlerde Arnavut, Roma, Bizans, Avar, Slav, Moğol, Venedik, Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Almanya’nın idaresinden geçmiş. Birçok kültürün izini taşıyan Split’in karakterine yansıyan en önemli eser ise Roma hükümdarı Diocletianus’un, MS. 300 yılında buraya yaptırdığı yazlık saray olmuş. Split’i daha da dikkat çekici bir hâle getiren bu saray, Diocletianus’un ölümünden sonra Romalı yöneticiler tarafından kullanılmış.

Önce “Old Town” ve Dieklotianus Sarayı

Hırvatistan’ın Zagrep’ten sonra ikinci büyük kenti olan Split, çevresinde Trogir, Omis, Solin, Kastela, Podstrana, Sinj, Dugopolje, Klis’in yanı sıra Brac, Hvar, Solta ve daha birçok adanın yerlisiyle birlikte yaklaşık 470.000 nüfusa sahip bir şehir. Split’in etrafı da elbette çok güzel ama eski şehir size zamanda yolculuk yaptırabilecek kadar etkileyici bir yer. Split'in, Old Town’ına üç-dört saat ayırmanızı ve muhteşem Rönesans mimarisi örnekleri arasında gezinmenizi hararetle öneriyoruz. Ayrıca Marmont Caddesini, güzel mermer çinileriyle Pjaca Meydanını, geleneksel pazarlarla dolu Fruit Meydanını da es geçmemelisiniz. 4. yüzyılın başlarında inşa edilen ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Diocletianus Sarayı; altın kapısı, askeri kampı ve Roma imparatoru Diocletian'ın emekli olduğu villayı içeriyor. Heybetli bir kale özelliğine de sahip olan bu sarayı, bir-iki saatlik tur satın alarak rehber eşliğinde gezerseniz tüm tarihi hikâyelerini ve Game of Thrones sahnelerinin çekildiği yerleri öğrenebilirsiniz. Sarayda mutlaka görmeniz gereken bir başka eser olan Jüpiter Tapınağı ise sarayın batı kısmında yer alıyor. Tapınağın girişinde sizi İmparator Diocletian'ın Mısır'dan getirdiği on iki sfenksten biri karşılayacak. Diocletianus Sarayına yakın bir başka eser ise günümüze ait bir heykel. Hırvatistan’ın ünlü heykeltıraşı Ivan Mestrovic tarafından yapılan Grgur Ninski, Split'in simgelerinden biri olarak ziyarete değer.

Dünyanın en eski katedrali de Split’te!

7. yüzyıldan kalma dünyanın en eski katolik katedrali Saint Domnius, etkileyici bir tarihe sahip ve çok iyi korunmuş bir örnek. Katedrali, mahzen ve vaftizhaneyi gezdikten sonra çan kulesine çıkarak şehrin en iyi manzarasına kavuşabilirsiniz. Ancak saat başlarında kuleye çıkmamaya özen gösterin zira çan hâlâ ilk günkü heybetiyle çalmaya devam ediyor!

Ve hatta Hırvatistan'ın en eski müzesi de…

Split Arkeoloji Müzesi, Ortaçağ sanatının yanı sıra Roma ve Erken Hristiyanlık sanatı eserlerini bulabileceğiniz bir müze. Buraya “canlı müze” de deniyor çünkü Eski Romalıların Split'teki hayatını gösteren küçük performanslar da sergileniyor.

Riva’nın müthiş günbatımını kaçırmayın

Diocletianus Sarayının hemen yanında yer aldığından, sarayda geçen bir günün ardından Riva’da bir akşamüstü gezinmenizi ve güneşi orada batırmanızı tavsiye ediyoruz. Şanslıysanız, güzel bir açık hava müzik performansına da denk gelebilirsiniz.

Hırvat şaraplarını tatmak isteyenlere…

Eğer tekne tatiliniz başlamadan önce vaktiniz varsa Split’e 20 dakika uzaklıktaki Putalj Şaraphanesine gidebilirsiniz. Vaktiniz kısıtlıysa dertlenmeyin, Split’in içinde de birçok şarap dükkânı bulacaksınız. Old Town'daki Zinfandel Wine Bar, zengin Hırvat şarapları kavı ile sizi tatmin edecek yerlerden biri.

Ortaçağ mimarisi sevenler mutlaka Trogir’e uğramalı

Split'e 30 kilometre uzaklıkta bulunan Trogir, Ortaçağ mimarisi ve sessiz sakin havasıyla görmeye değer. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Trogir, MÖ. 380 yılına kadar uzanan bir tarihe sahip. Yunanlılar, Romalılar, Macarlar ve Venediklilerin izlerini taşıyan Trogir’in çoğu 15. yüzyıl surları içinde bulunuyor. Bu arada; tekne tatiliniz için yerel bir pazardan alışveriş yapmak isterseniz her gün işleyen ve hatta balık bölümü de bulunan Trogir pazarını ziyaret edebilirsiniz.

Sıra geldi denize açılmaya

Güney Adriyatik’in en güzel adaları için yacht charter seçenekleri Split’te sınırsız. İşte Split tekne tatilinizde atlamamanız gereken adalar…

Brac: Dalmaçya'nın en büyük adalarından Brac, Split’e sadece 10 deniz mili uzaklıkta. Cam gibi denizi, yüksek tepeleri, zeytinlikleri, balıkçı köyleri ve plajları Brac’ın öne çıkan özellikleri. Hırvat kıyı şeridindeki en güzel plajlardan biri olarak anılan ve zengin bir çam ormanıyla birleşen Zlatni Rat’a da ev sahipliği yapıyor.

Drvenik Veliki: Çok sayıda kumlu ve çakıllı plajları ve koylarıyla geziniz için iyi bir durak olacak. Pırıltılı ve berrak turkuaz suları ile sığ bir koy olan Mavi Lagün ise bu adanın en çok bilinen yeri. Mavi Lagün, şnorkelle yüzmek için harika bir seçenek.

Hvar: Ortaçağ mimarisinin güzel örnekleri, güneşli kumsalları, lavanta ve adaçayı kokulu yamaçları, üzüm bağları ve zeytinlikleriyle tam bir rüya adası. Hvar, 1612'den kalma en eski tiyatrolardan birine, bir Rönesans kalesine ve hoş bir barok meydanına da ev sahipliği yapıyor.

Pakleni Adaları: Hvar’ın yanı başındaki bu adalar grubu, girintili kıyı şeridi, çam ormanları ve kireçtaşının şekillendirdiği kayalarıyla güzeldir ve sayısız sakin koyuyla size mutlaka güzel bir sığınak sağlar.

Solta: El değmemiş koylarının yanı sıra taze zeytin, şarap, incir gibi ürünleriyle bereketli bir ada Solta. Bu adanın güzelliği ve bakirliği, on yıllardır askeri koruma altında ve dalışa yasak olmasından kaynaklanıyor. Şimdi herkese açık olan ada, 10-15 şahane dalış noktasında mercan kayaları, süngerler ve zengin faunasıyla dalışçıların favorisi.

Vis: Gizli saklı şahane koylara sahip Vis, iki küçük kasabası (Vis ile Komiza) ve adanın her tarafına dağılmış küçük köyleriyle sakin ada yaşamını seven tekne tatilcileri için ideal bir durak. Ünlü Stiniva plajı, Vis'in güney tarafında yer alıyor.

Bisevo: Vis’in Komiza kasabasının tam karşısında yer alan ada, Adriyatik'teki en güzel doğa harikalarından Mavi Mağara'ya ev sahipliği yapıyor. Küçük bir tekne veya botla içine girebileceğiniz mağara, duvarlarından süzülen mavi ışıkla deniz yansımalarını buluşturmasıyla tatilinizi unutulmaz kılan yerlerden biri olacak.

Mljet: 12. yüzyıldan kalma Mljet, Hırvatistan'ın en yeşil adası. Milli Park olarak korunan volkanik kökenli Mljet, iki tuz gölü, 12. yüzyıl Benediktin Manastırı ve şahane koylarıyla uğranması gereken bir ada. Güneydeki balıkçı köyü Lumbarda ise tekne tatilcilerinin en sevdiği yerlerden biri.

Korcula: Split'e Brac veya Hvar kadar yakın olmasa da 110 deniz milini aşmaya kesinlikle değer bir durak. Üzüm bağları ve zeytin bahçeleriyle kaplı Korcula’nın merkezi sevimli bir Ortaçağ kasabası. Venedik’in izlerini görebileceğiniz Korcula, “küçük Dubrovnik” olarak da anılıyor. Split’e nispeten uzak olması nedeniyle feribotlarla gelenin az olduğu Korcula, tekne tatilcileri için daha rafine bir ortam sağlıyor.

Lastovo: Mljet ve Korcula’nın açığındaki Lastovo adası, yemyeşil doğası, güzel denizi ve sade ada yaşamıyla size huzur verecek. Neredeyse tümü doğal bir orman parkı olan Lastovo’nun dikkat çekici bir başka özelliği de kristal berraklığındaki denizinde yakalanan leziz karides ve ıstakozları!