Karadağ
‘50 yıl Öncesinin St. Tropez’si’ Yeniden Moda
Montenegro, yani Karadağ, küçücük bir coğrafyada inanılmaz güzelliklere ve şahane bir kıyı yapısına sahip. ‘50 yıl öncesinin St. Tropez’si’ olarak anılan Karadağ, şimdi 1950-60’larda Sophia Loren, Elizabeth Taylor ve Kirk Douglas gibi isimleri ağırladığı günlerin ışıltısına yeniden kavuşma yolunda ilerliyor.
Akdeniz Çanağında dolaşan onbinlerce yatın hep aynı sularda seyretmekten sıkıldığı bir gerçek. Hırvatistan, Karadağ ve Doğu Akdeniz, bu sebepten daha fazla yat ağırlamaya başladı. 2006 yılında bağımsızlığını kazanan Karadağ da müthiş coğrafyasıyla turizmde, özellikle de tekne kiralama rotaları arasında değeri en fazla yükselen yerler arasında.
Adriyatik Denizinde 293 kilometre uzunluğunda sahil şeridine sahip Karadağ; yüksek dağları, bereketli denizleri ve ortaçağ kasabalarıyla “bucket list”inizde iyi bir yeri hak ediyor.
Boka Körfezi: Avrupa’nın En Romantik Manzaralarından Biri
Avrupa kıtasının en güneydeki fiyordu olan Boka Körfezi, unutulmaz manzaralar sunuyor. Kıvrılarak içeri uzanan dört geniş koy, daha küçük koylar ve daracık geçitlerden oluşan Boka Körfezi esas güzelliğini, etrafındaki 1.000-1.400 metre yüksekliğindeki yemyeşil dağlara borçlu. Fiyordu çevreleyen irili ufaklı dağlar, yüzlerce metrelerdeki minik dağ köyleri, kıyıdaki Venedik tarzı kiremit çatılı küçük sahil kasabaları ve berrak masmavi bir deniz, körfezin ‘Avrupa’nın en romantik manzaralarından biri’ sıfatını hak ettiğini gösteriyor.
UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Boka Körfezi’nin kıyılarındaki küçük sahil kasabalarının hepsi tek tek keşfedilmeyi hak ediyor. Yine UNESCO tarafından korunan, dünyanın ikinci büyüğü olan Tara Kanyonu ile Balkanların en büyük gölü ve Avrupa’nın en büyük kuş rezervlerinden biri olan Skadar Gölü de Boka Körfezine yakın konumda. Teknenizi marinaya bırakıp günübirlik uğramayı planınıza almanızı tavsiye ediyoruz.
Karadağ Marinaları
Karadağ küçük bir ülke ancak her tekne boyu ve tipi için donanımlı marinaları mevcut.
En büyüğü, Boka Körfezinin kalbinde yer alan Tivat’taki Porto Montenegro, 250 metreye kadar yat bağlama kapasitesiyle Avrupa’nın en büyük megayatlarını ağırlayabiliyor. 450 yat kapasiteli Porto Montenegro, her türlü donanım, hizmet ve lift servislerinin yanı sıra lüks mağaza ve kafeleriyle önemli bir uğrak noktası. Budva’daki 300 tekne Dukley Marina’nın yanı sıra Bar ve Herceg-Novi’de de bağlama seçenekleri mevcut.
GotoSailing.com MapGuide ile Karadağ’daki marinaların verdiği hizmetleri ve denizcilik bilgilerini alabilirsiniz. Hatta en yakın marinalara denizden ulaşım mesafelerini de görebilirsiniz.
Çok Kültürlü Montenegro Mutfağı
İtalyan, Bizans, Macar ve Türk mutfağının etkilerini hissedebileceğiniz Karadağ’da, iç bölgeleri ile deniz kenarında mutfak açısından da fark gösteriyor. Daha çok İtalyan ve Akdeniz mutfağı etkisindeki kıyı bölgeleri, şahane deniz ürünleriyle etkileyici. Deniz ürünlerinin şarapla pişirildiği “buzara”yı ve Adriyatik’in leziz karideslerini denemelisiniz. İç bölgeler de kuzu etli geleneksel yemekler ve çeşit çeşit peynirlerle ayrıca keşfe değer. Karadağ'da yerel yetiştiriciliğin ürünü olan taze sebzeler, kaliteli et ve deniz ürünleri dikkati çekiyor. Perast’taki Seafood Restaurant Djardin’i ziyaret etmeden Karadağ’dan ayrılmayın…
Marinalar
GotoSailing MapGuide®
Uğramadan Geçmeyin…
Tivat ve Lüksün Merkezi Porto Montenegro
19’uncu yüzyılda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun askeri gemiler için kurduğu tersaneye ev sahipliği yapmış. Bu geleneğin izlerini Porto Montenegro’nun hemen yanında kurulan Denizcilik Mirasları Müzesi’nde (Maritime Heritage Museum) en ince ayrıntısına kadar görmek mümkün. Başkent Podgorica, 1,5 saat mesafedeki Tivat’ta plajları ve uzun yürüyüşler yapılabilecek sahiliyle keyifli. Tivat’ın deniz kenarındaki küçük ve pek tatlı köyü Donja Lastva’yı da ziyaret etmeyi unutmayın.
Perast ve “Kayaların Leydisi”
Tivat’tan 15 dakikalık bir seyirle Kotor Körfezi’ne giriş yapabilirsiniz. Körfezin girişinde üç ada var. Bu adalar zamanında, körfezin girişini korumak için mükemmel bir müdafa hattı oluşturmuş… Böylece eski şehir Kotor’a girmek nerdeyse imkânsız bir hale getirilmiş. Önlerinde kendi iskeleleri, hatta marinetleri olan restoranlarıyla adım başı bir koy var bu bölgede. En dikkat çekici olan da barok tarzda konakları ve kiliseleriyle gösterişli tarihinin izlerini taşıyan kasaba Perast. Karşısında iki şahane ada var; biri 12’nci yüzyıldan kalma bir manastır olan St. George Adası, diğeri meşhur ‘Our Lady of Rocks/Kayaların Leydisi.’ (Bahsedilen ‘leydi’ Meryem Ana.) St. George Adası çevreleyen taş duvarlar ve selvi ağaçlarıyla muhteşem görünüyor ancak ziyarete kapalı. Eski ve ele geçirilmiş gemileri kayalarla doldurup batırarak yapılan yapay ada Our Lady of Rocks’taise Meryem Ana Roma Katolik Kilisesi ve devamında müze yer alıyor.
Ortaçağ Şehri Kotor
Romalılar tarafından kurulan Kotor, zaman içinde Osmanlı, Fransa, Avusturya- Macaristan’ın yönetimine girmiş ancak şehre asıl kimliğini veren Venedikliler olmuş. Surların dışındaki nehrin hemen kıyısındaki Kotor, içinden deniz geçmese de sokakları ve yapılarıyla Venedik’i andırıyor. Deniz kıyısındaki giriş kapısı çok yüksek değil çünkü kıvrılarak içeri giren deniz kıyısı şehre ihtiyacı olan korumayı sağlamış. Dar boğazlar boyunca düşman güçlerini alt edecek pek çok fırsat varken dağlardan gelenlere karşı savunma yapılmasının zor olması, o dönemin insanlarına dimdik bir dağın 280 metre yüksekliğine dev taşlar taşıtmış. En tepede tüm bu manzaraya hâkim muhteşem bir kilise yer alıyor. Eski dönemlerde silah üretiminin merkezi olan Kotor’un dar sokakları ve kültürüne bayılacaksınız.
Budva ve Tito’unu jet sosyete ağırlama adası Sveti Stefan
Tivat’ın güneyinde, Kotor Körfezi’nin dışında yer alan Budva, ülkenin en turistik şehri. Yapılaşma biraz fazla yoğun ama yine de antik şehri ve muhteşem adası Sveti Stefan için uğranmayı hak ediyor. Dukley Marina Budva’ya da ev sahipliği yapan şehirden batıya doğru ilerlediğinde günübirlik gidilebilecek iki güzel koy var: Jaz ve Trsteno… Bunlardan Jaz Koyu aynı zamanda, her sene ağustos sonunda Sea Dance Festival adlı büyük müzik organizasyonuna ev sahipliği yapıyor.
Sadece Budva’nın değil, Karadağ’ın en ikonik manzarası Sveti Stefan Adasının ise hikayesi ilginç. 15’inci yüzyıldan kalan Sveti Stefan, Türk denizcilere ve korsanlara karşı sığınma yeri olarak kurulmuş, eski Yugoslavya lideri Tito zamanında jet sosyete için özel bir tatil yeri haline getirilmiş. Orson Welles, Elizabeth Taylor, Sophia Loren’li günlere savaş yıllarıyla veda eden Sveti Stefan’a eski ihtişamını kazandırmak isteyen Karadağ hükümeti, onu Aman Resort’a 30 yıllığına kiraya vermiş. Adada Arnavut kaldırımlı daracık sokaklar, kırmızı çatılı evler, sedir, çam ve zeytin ağaçlarının gölgesinde uzanıyor. Eğer otelde kalmıyorsanız adayı gezmenin tek yolu restoranlarından birine gitmek. Bunun için de birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
Karadağ’da Rüzgâr ve Hava Durumu
Karadağ’ın hafif-orta şiddetteki rüzgârları deniz tatili için çok uygun. Haziran başından eylül sonuna kadar uzanan yaz sezonunda kuzeybatıdan gelen mistral eser. Öğleden sonra gelir ve çok şiddetli değildir. Yelken açmak isteyen denizciler için tatlı bir ikram niteliğindedir. Zaman zaman -daha çok eylül ayında- kuzeyden esen bora sert olabilir. Soğuk ve kuru bir rüzgârdır. Dağlardan hızla indiği, sınırlı bir bölgede görüldüğü için katabatik rüzgâr şeklinde görülür.
Adriyatik sularında görülen, güneyden gelen “jugo” da yağmur ve fırtınayla gelir, nemli bir rüzgârdır. Karadağ sularında akıntılara da dikkat etmek gerekir.
Karadağ ılık Akdeniz iklimine sahiptir. Yazın, temmuz-ağustosta sıcaklıklar 30 dereceyi geçer. Deniz sıcaklığı ise 24-25 dereceyi bulur.